Eh, ne kadar yüksek bir tehlike! Şu yolların zorluğu, mavi gökyüzüne tırmanmaktan daha zor! İpek böceği yuvası ve balıklar, ülkeyi kurmak ne kadar belirsiz! Dört on sekiz bin yıl boyunca, Qin sınırıyla insan dumanı birbirine bağlı değil. Batıda Taibai dağında kuş yolu var, Emei zirvesinde kesintisiz geçiş yapabiliyor. Yer çöker, dağlar yıkılır, kahramanlar ölür, sonra taş merdiven ve köprü birbirine bağlı. Yukarıda altı ejderha güneşi geri getiren yüksek işaretler, aşağıda çarpışan dalgalar geri akıyor. Sarı turna bile geçemez, maymunlar ise zorlanarak geçmek için çabalıyor. Yeşil çamlar nasıl da kıvrılıyor, yüz adımda dokuz dönüşle kayalıklar dolanıyor. Yıldızları el ile tarayarak göğe bakarak, göğsünü okşayarak uzun bir iç çekişle oturuyor. Soruyorum sana, batıya gidişin ne zaman dönecek? Korkunç kayalık yollar tırmanılmaz. Ama yalnızca eski ağaçlar arasında hüzünlü kuşların çığlıklarını duyuyorum, dişi ve erkeği ormanın arasında uçuyor. Ayrıca gece ayda, bir kuşun ağlayışını duyuyorum, boş dağlarda hüzün var. Şu yolların zorluğu, mavi gökyüzüne tırmanmaktan daha zor, bu sesi duyanların yüzlerini solgunlaştırıyor! Zirveler göğe bir inç bile ulaşmıyor, kurumuş çamlar dik bir kayaya asılı kalmış. Şelale ve su akıntıları gürültü yapıyor, kayaların dönüşü bin vadide gök gürültüsü. Tehlike bu kadar büyük, ey uzak yoldan gelen insan, neden buradasın? Kılıç Geçidi yüksek ve heybetli, tek bir adam kapıyı tutar, binlerce insan geçemez. Korunan şey akraba değil, kurt ve çakallara dönüşüyor. Sabah vahşi kaplandan kaç, akşam uzun yılanlardan kaç; dişlerini kesiyor, kan içiyor, insanları öldürüyor. Jin şehirleri eğlenceli olsa da, evine erken dönmek daha iyi. Şu yolların zorluğu, mavi gökyüzüne tırmanmaktan daha zor, yan tarafıma batıya bakarak uzun bir iç çekişte!
View Original
The content is for reference only, not a solicitation or offer. No investment, tax, or legal advice provided. See Disclaimer for more risks disclosure.
Eh, ne kadar yüksek bir tehlike! Şu yolların zorluğu, mavi gökyüzüne tırmanmaktan daha zor! İpek böceği yuvası ve balıklar, ülkeyi kurmak ne kadar belirsiz! Dört on sekiz bin yıl boyunca, Qin sınırıyla insan dumanı birbirine bağlı değil. Batıda Taibai dağında kuş yolu var, Emei zirvesinde kesintisiz geçiş yapabiliyor. Yer çöker, dağlar yıkılır, kahramanlar ölür, sonra taş merdiven ve köprü birbirine bağlı. Yukarıda altı ejderha güneşi geri getiren yüksek işaretler, aşağıda çarpışan dalgalar geri akıyor. Sarı turna bile geçemez, maymunlar ise zorlanarak geçmek için çabalıyor. Yeşil çamlar nasıl da kıvrılıyor, yüz adımda dokuz dönüşle kayalıklar dolanıyor. Yıldızları el ile tarayarak göğe bakarak, göğsünü okşayarak uzun bir iç çekişle oturuyor. Soruyorum sana, batıya gidişin ne zaman dönecek? Korkunç kayalık yollar tırmanılmaz. Ama yalnızca eski ağaçlar arasında hüzünlü kuşların çığlıklarını duyuyorum, dişi ve erkeği ormanın arasında uçuyor. Ayrıca gece ayda, bir kuşun ağlayışını duyuyorum, boş dağlarda hüzün var. Şu yolların zorluğu, mavi gökyüzüne tırmanmaktan daha zor, bu sesi duyanların yüzlerini solgunlaştırıyor! Zirveler göğe bir inç bile ulaşmıyor, kurumuş çamlar dik bir kayaya asılı kalmış. Şelale ve su akıntıları gürültü yapıyor, kayaların dönüşü bin vadide gök gürültüsü. Tehlike bu kadar büyük, ey uzak yoldan gelen insan, neden buradasın? Kılıç Geçidi yüksek ve heybetli, tek bir adam kapıyı tutar, binlerce insan geçemez. Korunan şey akraba değil, kurt ve çakallara dönüşüyor. Sabah vahşi kaplandan kaç, akşam uzun yılanlardan kaç; dişlerini kesiyor, kan içiyor, insanları öldürüyor. Jin şehirleri eğlenceli olsa da, evine erken dönmek daha iyi. Şu yolların zorluğu, mavi gökyüzüne tırmanmaktan daha zor, yan tarafıma batıya bakarak uzun bir iç çekişte!